Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Cui Wei ve Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in katıldığı “Üretimde Atılım için Türkiye – Çin İşbirliği” toplantısı Four Seasons Bosphorus Oteli’nde düzenlendi. Toplantıda Çinli diplomat Lültür Ateşesi Hu Yuzhe de bulundu.
Toplantıda açış konuşmasını Doğu Perinçek yaptı. “Bugün İstanbul Boğazı’nda toplanmış bulunuyoruz. İşte bir ayağımız Asya’da, öbür ayağımız Avrupa’da. İpek Yolu bu köprüden geçer” diyerek sözlerine başlayan Perinçek konuşmasında şu ifadeleri kullandı: Önümüze bakıyoruz: Türkiye, ekonomide ve siyasette büyük kararın, köklü çözümün eşiğindedir. Bu eşik, aynı zamanda Çin ile işbirliği kapısıdır. Evet Türkiye’nin üreticileri olarak, hepimiz bilincindeyiz: Ekonomide zorluklar var, güvenlikte ciddî tehditler var. Ancak zorluklardan korkmuyoruz. Türkiye’nin gündemi, zorlukları yenmektir. Zorlukları aşmanın adı, Üretim Atılımını başarmaktır. İddialı bir söylem olacak ama önümüzdeki süreci yansıttığı için tam yerindedir: Türkiye, Üretim Devriminin eşiğindedir. Üretmenin yolunu bulacağız. Yol yoksa, yol açacağız.
ASYA ÇAĞI’NDA EKONOMİK GELİŞME
Türkiye’nin Üretim Atılımı için uluslararası iklim elverişlidir, dahası büyük fırsatlar sunmaktadır.
Sanayicilerimizin de artık sık sık vurguladıkları gibi, dünya ekonomisinin ağırlığı Asya’ya kayıyor. Üretim Asya’dadır. Teknolojik gelişmenin ve buluşların kıtası artık Asya’dır. Çin ve Hindistan ekonomileri büyüdüğü için dünya ekonomisi büyüyor.
TÜRKİYE’NİN AVRASYA’DAKİ KONUMU
Türkiye, Atatürk’ün de vurguladığı üzere, “Asyaî bir ülkedir” ve Nâzım Hikmet’in tanımıyla “Bir kısrak başı gibi” Avrupa’ya uzanmıştır. Yine Türkiye, Atatürk’ün tanımıyla “Bir koçbaşı gibi Asya’yı savunmuştur” ve hâlâ savunmaktadır.
Birinci ticaret ortağımız Çin, ikincisi Rusya ve üçüncüsü Almanya. Özetlersek, biz Avrasya ülkesiyiz ve Asya ile Avrupa’nın merkezindeyiz. Vatan güvenliğimiz ve enerji güvenliğimiz de Asya’dadır. Suriye, Irak, İran, Azerbaycan ve Rusya, bizim yalnız komşularımız değil, aynı zamanda enerji güvenliğimizdir ve ekonomi ortaklarımızdır.
ÇİN İLE PAYLAŞARAK GELİŞME
Çin ile işbirliği, Türkiyemizi bir Üretim Üssü haline getirme olanağı sunmaktadır.
Çin’i de yine el ele vererek, Batı Asya, Afrika, Avrupa ülkelerinin ve Karadeniz ülkelerinin komşusu haline getirebiliriz. Türkiye ile işbirliği yapan Çin bir Akdeniz ve Karadeniz ülkesi olur.
Akdeniz’in çeşitli limanları, Çin için her zaman güvenli değildir. Güçlü devlet ve ordu geleneği olan Türkiye’nin limanları, örneğin Çandarlı, Akdeniz’de Çin için en güvenli limandır. Türkiye, tehditlere boyun eğmez.
Çin ile üretim ve güvenlik hedefli bir dostluk fırsatı önümüzdedir. Yeter ki bu fırsatı kararlı olarak ve hızla değerlendirelim.Reklamdan sonra devam ediyor
Parolamız bellidir: Paylaşarak gelişme! Üreteceğiz ve paylaşacağız. Biz Türkiye olarak Çin’den sıcak para talep etmiyoruz. Birlikte yatırım yapalım, üretelim ve paylaşalım diyoruz. Çin halkının taleplerine Türkiye üreticileri ve tüccarları olarak kaliteli ürünlerimizle yanıt verebiliriz. Çin yönetimiyle bu konularda aynı görüşteyiz.
Yeni bir dünya kuruluyor. Türkiye ve Çin, Asya Çağına önderlik eden ülkeler arasındadır, öncü ülkelerdir. 20. yüzyıla bakalım: Çin ve Türk Devrimleri hep el ele yürüdü. Atatürk ve Mao’yu saygıyla anıyoruz.
ÜÇ TOPLANTININ AMACI
Değerli Sanayicilerimiz ve İşinsanlarımız,
Onur verdiğiniz bu toplantının amacı, Türkiye ile Çin arasındaki stratejik işbirliğine somut katkılarda bulunmaktır. Türkiyemizin üreticilerini Çinli ortaklarıyla buluşturmak için işbaşı yapıyoruz. Sizlerden bu işi nasıl örgütleyeceğimize ilişkin önerilerinizi bekliyoruz.
Şu anda Türkiye-Çin işbirliği için elverişli iklim oluşturma göreviyle karşı karşıyayız. Ancak bir yandan da üretim odaklı asıl işimize başlıyoruz.
Çin yatırımcılarıyla birlikte üretmek için yeni ufuklar açabiliriz. Türkiye’nin Çin’e ihracatında büyük atılım gerçekleştirebiliriz ve Çin’den ithalatı daha verimli ve sağlıklı kılabiliriz. Millî paralarla ticaret, iki ülke arasındaki ticaret hacmini genişletecek ve kazanç sağlayacaktır.
Türkiye’den Çin’e gıda ürünleri ihracı için Gıda Güvenlik Anlaşması gerekiyor. Bu konuda hem Çin yönetimiyle hem de Tarım Bakanımızla görüşüyoruz. Çabalarımızın sonuç vereceği bir aşamaya gelmiş bulunuyoruz.
Dünya uygarlık birikiminin yurdu olan bu topraklar, Çin’in kültür ve tarih meraklısı uygar insanları için bir turizm cennetidir. Türk konukseverliği Çinli dostlarını ağırlamaya hazırdır.
Üç gün önce İzmir’de yaptığımız toplantı, çok verimli oldu. Umarım bu sıcak ortamda Çin Halk Cumhuriyeti’nin İzmir Başkonsolosluğu yeniden açılacaktır. Sayın Deng Li, son görüşmemizde Çinli yatırımcılarla yaptıkları toplantıda şu değerlendirmede birleştiklerini vurgulamıştı: “Türkiye, bugünkü zorlukları aşacak ekonomik ve siyasal birikime sahiptir.”
Türkiyemizin insan kaynakları, Türk girişimcisinin yetenekleri, en büyük güvencemizdir.
Çin’in dostluğu, özgüvenimizi pekiştiriyor. 21. yüzyıl, Çin ile Türkiye’nin dostluk ve işbirliği yüzyılıdır. İki ülke, el ele vererek insanlığın gelişmesine, barışa ve kalkınmaya büyük katkılarda bulunacaklardır.
‘İŞBİRLİĞİMİZİN GELECEĞİ PARLAK’Reklamdan sonra devam ediyor
Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Cui Wei de Perinçek’ten sonra ikinci açış konuşmasını yaptı. Perinçek’i ve katılımcı iş insanlarını selamlayarak söze başlayan Cui Wei, Türkiye ve Çin’in ortak kaderini şöyle özetledi:
19 Mayıs’ta, Türkiye’nin aziz kurucusu Sayın Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a gelişinin 100. yıldönümü anıldı. Milletin ve ulusun dirilişini gerçekleştirme görevini üstlenen Atatürk’ün İstanbul’dan Samsun’a gelişiyle birlikte, Türk halkının görkemli milli kurtuluş hareketini sahneye taşıdı. Tam da Atatürk’ün Samsun’a gelişinin 2 hafta öncesinde, birkaç bin kilometrelik mesafedeki Pekin’de de “4 Mayıs Hareketi” vuku bularak, Çin’in yeni demokratik devriminin başlangıcı meydana geldi. O gün sokaklara inen yüzbinlerce Çinli genç, batılı emperyalistlerin Paris Barış Konferansı’nda Çin’in egemenliğini tahrip ederek Çin’e sömürgecilik uygulanmasını protesto etti. O dönemdeki Çin ve Türkiye, Doğu Asya’nın Hasta Adamı ve Batı Asya’nın Hasta Adamı olarak adlandırılıyordu. O zamanlarda Çin’in sürekli zorbalığa maruz kalmasının esas nedeni, uzun zaman boyunca içine kapanmış olması, fakirlik ve zayıflığın birikimleriydi. Tarihimiz bütün Çin halkına ikazda bulundu. Milli dirilişi gerçekleştirmek için hükümetimiz ve halkımız uzun süre içinde reform, dışa açılma ve dünya halklarıyla kalkınmaya odaklandı.
Çin’in en büyük amacının kalkınma olduğunu belirten Başkonsolos konuşmasında şunları kaydetti:
Partimizin liderliğinde, 2018 yılında Çin ekonomisi 90 katrilyon Yuan’ı aştı, kişi başına düşen GDP 10 bin dolar civarında, toplam dış ticaret hacmi ilk kez 30 katrilyon Yuan’ı geçti, 13,61 milyon yeni istihdam sağlandı, bütün bu başarılı sonuçlar göz alıcıydı.
KUŞAK YOL’UN SUNDUĞU FIRSATLAR
Çin, dışa açılma alanını genişletirken, uluslararası camiada da iletişimi derinleştirmeye ve dünya ekonomisine katkıda bulunmaya çabalıyor. 2013 yılında Devlet Başkanımız Xi Jinping tarafından ilan edilen Kuşak Yol İnisiyatifi, güzergahındaki ülkelerin gelişmesi, iştişare edilmesi ve tesislerin ortaklaşa inşa edilmesi ve elde edilen sonuç meyvelerinin de ortaklaşa paylaşıldığı önemli bir platform haline geldi. Yakın zamanda sona eren II. Kuşak Yol İşbirliği Zirvesi’nde 150 ülke ve 92 uluslararası kuruluştan 6 binden fazla konuk ile birlikte 283 işbirliğinin sonuç meyvelerine tanık olundu. Bunların içinde sadece firmalar arasında imzalanan işbirliklerinin hacmi 64 milyar doları aştı. Bu yıl, II. Uluslararası İthalat Fuarı’nı düzenleyeceğiz.
BİLİM VE TEKNOLOJİ İNSANLIĞIN ORTAK SERMAYESİ
Son dönemdeki Çin ve ABD arasında yaşanan ticaret anlaşmazlığı ve Huawei olayını siz de biliyorsunuz. Bu konuda sizin adil bir değerlendirmenizin olduğuna inanıyorum. Şunun altını çizmek istiyorum, küresel serbest ticaret sisteminden ABD ve Batı erken dönem yararlarını gördü ve onların liderliğinde bu sistem hızlandırıldı. Bilim ve teknolojinin ilerlemesi insanın ortak sermayesidir, insan medeniyetinin ilerlemesi de bu şekilde hızlanır. Modern çağda, bir ülkenin ekonomisi belli bir derecede küresel endüstri sistemine ve birbirine bağlanmış durumdadır, bu konuda küreselleşme artık geri çevrilemez tarihi bir durumdur. Bazı ülkeler yaptırım tehdidiyle, diğer ülkelerin gelişmesini kısıtlamak ve kendi liderliğini korumak istiyor. Böyle bir düşünce son derece yanlış. Eğer yine de zamana uygun olmayan zero-sum düşüncesinde ısrar edip, kendi keyfine göre ticaret savaşı başlatırsa, hem kendi çıkarlarını zedeleyecek, hem de küresel endüstri zincirindeki tarafların çıkarlarını zedeleyecek olup, dünya ekonomisinin de gelişmesini kısıtlayacaktır. Türk tarafı da dahil olmak üzere bütün uluslararası camia, tek taraflılık ve korumacılığı hep birlikte reddetmeli, çok taraflı ticaret sistemi ve serbest ticaret ilkesini savunmalıdır, bu her ülkenin sorumlu olması gereken bir yükümlülük aynı zamanda görevdir.
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin, 1.3 milyar nüfuslu büyük bir piyasaya sahip. Çin ekonomisi bir denizdir, bir gölet değil. Fırtına göleti karıştırabilir ama aynı fırtına denizin daha görkemli olmasını sağlar. Durumlar nasıl olursa olsun, Çin için en önemlisi, kendi işini layığıyla yapmak, reform ve dışa açılma politikasını genişletmek, ekonominin kaliteli bir şekilde büyümesini sağlamaktır.
TEMASLARI HIZLANDI
Son yıllarda Çin ve Türkiye arasındaki ikili ilişkiler istikrarlı bir şekilde ilerliyor. Hükümetlerimizin her kademede temasları yoğunlaştı, ekonomik ve ticari işbirlikleri derinleşti, beşeri iletişim genişledi. Türkiye, İpek Yolu Ekonomik Kuşağı ve 21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu’nun kesiştiği nokta olarak, Çin tarafının Kuşak Yol ortak inşasının doğal partneridir. Kuşak Yol İnisiyatifi’nin ilan edilişinden bu yana, Devlet Başkanımız Xi Jinping ve Cumhurbaşkanı Erdoğan beş görüşme yaptılar, Kuşak Yol’un ortak inşası için stratejik planlar yaptılar. 2015 yılında Kuşak Yol ve Orta Koridor uyumlaştırma muhtırasını imzaladı. 5 yıl içinde, iki ülke Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren II. Etabı ve Kumport Limanı gibi önemli başarılara imza attı, toplam ticaret hacmi 100 milyar doları aştı. Çinli firmaların Türkiye’deki yatırım hacmi yüzde 120 oranında büyüdü, Bine yakın Çinli firma Türkiye’de temsilci şubeler açtı ve Türkiye’ye çok sayıda istihdam imkanı sağladı.
2018 yılında, Çin’in Türkiye’ye yaptığı yatırım hacmi 140 milyon dolar ve yüzde 214,9 oranda artış gösterdi. Türkiye’ye gelen Çinli turist sayısı 400 bine yakın ve yüzde 60 artış yaşandı. China Southern Airlines’tan sonra Sichuan Airlines da İstanbul-Chengdu direkt uçuşlarına başlayarak, pandanın memleketinden lalenin memleketine ulaşım ağını kurdu. Mart 2019’da, ICBC Turkey ile Türkiye EXİMBANK arasında 350 milyon dolarlık kredi anlaşmasını imzalandı, Çin firması CAMCE, Tuz Gölü yeraltı doğalgaz deposu genişletme projesi ihalesini kazandı. Bütün bu önemli gelişmeler, iki tarafın işbirliği konusundaki canlılığı gösteriyor. Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Deng Li, iki devletin diplomatik ilişkisinin 50. yıldönümü olan 2021 yılı için, Türkiye’nin Çin’e ihracatını, Çin’in Türkiye’ye yaptığı yatırımı ve Türkiye’ye gelen Çinli turistler sayısını iki katına çıkarma hedeflerini ortaya koydu. Bu açıklama her iki ülke girişimcilerinin güvenini sağlam bir şekilde güçlendirerek, somut işbirliklerinin parlak geleceğini bizlere gösterdi.
‘Ortak fikirde olanlar, mesafeyi önemsemez.’ Çin Türkiye iki ülkenin kapsamlı reform değişikliklerini derinleştirmek için kritik bir dönemde, gelişme fırsatları ve olası işbirlikleri son derece geniş bir alana yayılıyor. Her alandaki işbirliklerimizin derinleşmesiyle birlikte, iki ülke ilişkininin kesinlikle daha güzel bir geleceğe adım atacağına tüm kalbimle inanıyorum.
SIRADAKİ TOPLANTI ANKARA’DA
Vatan Partisi “Üretimde Atılım İçin Türkiye-Çin İşbirliği” başlıklı toplantısını yarın Ankara’da yapacak. The Green Park Otel’de düzenlenecek toplantı saat 16.00 ila 19.00 arasında yapılacak. Toplantıya Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Çin Ankara Büyükelçisi Deng Li, sanayiciler, iş adamları ve ekonomistlerin katılması bekleniyor. Toplantıda Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkması için neler yapması, hangi adımları atması gerektiği konuşulacak. Ayrıca bu ekonomik zorlukları aşma çalışmaları kapsamında, Çin Halk Cumhuriyeti ile ekonomik işbirliği, ortak yatırım ve ticaret atılımının önünü açma olanaklarının da değerlendirileceği öğrenildi.
Kaynak: Aydınlık